Şāhenşeh-i ʿālī-neseb sulṭān-ı memdūhü’l-ḥaseb
Fermān-dih-i Rūm u ʿArab Ḫān Aḥmed-i kişver-küşā
ʿAdl ü kerāmet menbaʿı şems-i velāyet maṭlaʿı
Dergāhınıŋ her mıṣraʿı şehbāl-i sīmurġ u hümā
Ẕātı mülūke āb-ı rū şemşīri bāġ-ı fetḥe cū
Gülzār-ı mülke verdi ṣu mīzāb-ı kilki dā’imā
Hem pādişehdir hem velī ẕātında olmuş müncelī
ʿAdl-i ʿÖmer cūd-ı ʿAlī ḫulk-ı Muḥammed Muṣṭafā
Destinde devlet ḫātemi ḳılmış musaḥḥar ʿālemi
Ḥaḳ resm-i ism-i aʿẓamı naḳş-ı cebīn etmiş oŋa
Ḥayret verir ṣad ḳayṣere ġālib hezār İskender’e
Ḥükmü revān her kişvere fermān-ber-i şāh u gedā
Hem ḥāmī-i Beytü’l-ḥarem hem ḫādim-i şāh-ı ümem
Rūm u ʿArab mülk-i Acem maḥkūmudur ser-tā-be-pā
Oldur imāmü’l-müslimīn ẓıll-ı Ḫudāvend-i muʿīn
Bā-naṣṣ-ı Ḳur’ān-ı mübīn emrine vācib iḳtidā
Şehler oŋa kişver verir ol şehlere efser verir
Seyfine düşmen ser verir olduḳça tuġu ser-nümā
Ol menbaʿ-ı cūy-ı merām ol maḳsem-i rızḳ-ı enām
Olsun ilā-yevmi’l-ḳıyām şāhān-ı dehre mültecā
İskender edip cüst-cū ẓulmetde gezmiş sū-be-sū
Bāb-ı Hümāyūn’unda bu ettd revān āb-ı beḳā
Bu ṭarḥ-ı pāk-ı ḫurremi sevḳ etdi ṣadr-ı aʿẓamı
Dāmād-ı ḫāṣṣ-ı ekremi hem-nām-ı ceddü’l-en biyā
Oldu o düstūr-ı celīl bu ḫayr-ı cārīye delīl
Ḫalḳa edip Zemzem sebīl celb etdi ol şāha duʿā
Ol şehriyār-ı zer-nis̱ār beẕl etdi māl-ı bī-şumār
Yapdı sebīl ü çeşmesār me’cūr ola rūz-ı cezā
Bu mevḳiʿi ābād edip bu ṭarḥı nev-icād edip
Rūḥ-ı Ḥüseyn’i şād edip etdi sebīl āb-ı ṣafā
Bu ʿayna ey sāfī-derūn destini Kevs̱er gibi ṣun
Her ḳaṭre-i ṣafvet-nümūn olmaḳda bir ʿayn-ı şifā
Ābı zülāle mā-ṣadaḳ ṭāḳı felekle yek-nesaḳ
Gök ḳubbeniŋ altında baḳ var mı bu resme bir binā
Olduḳça ber-cā mihr ü māh zīb-i serīr olsun o şāh
Ṣadr-ı güzīnin yā İlāh etme rikābından cüdā
Ey Ḫusrev-i ʿāli-tebār āsārıŋa yoḳdur şumār
Ammā bu dil-cū çeşmesār oldu ʿaceb ḥayret-fezā
Baḳ sīm ü zerden ṭāsına Āb-ı ḥayāt-efzāsına
Beŋzer gümüş saḳḳāsına bekler ḳapıŋ ṣubḥ u mesā
Yaptıŋ sarāy meydānına ḳıldıŋ salā ʿaṭşānına
Cennet’te Kevs̱er yanına gūyā ki ḳaṣr etdiŋ binā
Altun ṣuyun edip sebīl yapdıŋ ʿuyūn u selsebīl
Birine biŋ ecr-i cezīl versin cenāb-ı Kibriyā
Medḥinde ḫāmem oldu lāl iẓhār-ı ʿacz etdi maḳāl
Evṣāfıŋ eylerken ḥayāl hātiften erdi bu nidā
Vehbī ḥamūş ol beste-leb ḥaddiŋ değil eyle edeb
Senden muḳaddem oldu hep şāʿirlere birden ṣalā
Vaṣfında edip güft-gū çoḳ kimse döktü āb-ı rū
Etdirdi āḫir ser-fürū ol ḥusrev-i şevket-nümā
Tārīḫ içün dānişverān ḥayrette iken nāgehān
Buldu şehenşāh-ı cihān bir mıṣraʿ-ı ʿālem-behā
Her lafẓı baḥr-i mevc-zen maʿnāsıdır dürr-i ʿAden
Görmek dilerseŋ oŋu sen ey teşne-i ḥüsn-i edā
Tārīḫi Sulṭān Aḥmed’iŋ cāri zebān-ı lūleden
Aç besmeleyle iç ṣuyu Ḫān Aḥmed’e eyle duʿā
1141
اچ بسمليله ايچ صويى خان احمده ايله دعا
- Poet
-
Seyyid Vehbî
- Information on the poet
-
ö. 1149 [1736-37]. III. Ahmed döneminin önde gelen şairlerindendir. İlk mahlası, Hüsâmî’dir. İstanbul’da müderrislik, Kayseri, Manisa ve Halep’te kadılık görevinde bulundu. Dîvân’ı, Nakkaş Levnî tarafından minyatürlenen Sûrnâme’si, Hadîs-i Erbâin Tercüme’si vardır.
- Notes on text
-
Tarih kitabesi Bab-ı Hümayun’a yakın yüzdeki sebilin üstünde başlar, sebillerin her şebekeli yüzünün üstünde iki satırlık birer beyit ve Ayasoya’ya bakan yüz hariç, çeşmeli her yüzde iki sütuna dörder beyit olmak üzere binayı çevreler.
III. Ahmed tarih mısraını kendisi söylemiş ve şairlerden bunu tamamlayan manzumeler talep etmiştir. Yapılan çeşmelere hakkedilecek şiirleri seçmek için müsabakalar yapıldığı bilinmekteyse de, ne kadar mükâfat verildiği ve bu çeşme için nasıl bir yarışma olduğu hakkında şimdilik elimizde bir belge yoktur.
SK-Lala İsmail’de başlık: Tārīḫ ez-zāde-i ṭabʿ-ı hümāyūn-ı şehenşāh-ı Cem-vaḳār-ı Ḫān Aḥmed-i S̱̱ālis̱; SK-Mihrişah’da başlık Mıṣraʿ-ı tārīḫ ez-zāde-i ṭabʿ-ı hümāyūn Ḫān Aḥmed-i Ġāzī, nüvişte-end ber şāḳ-ı bāb-ı selsebīl-i celīl
-
Notes about Abjad
-
Tam tarihtir.